15-Nisan-2018
OTİAD - 50 Yıldır Bu İşi Yapıyorum
Geçenlerde tekstil sektöründe faaliyetlerini sürdürmekte olan bir müşterim ile kahvelerimizi içerek sohbet ediyorduk. Konu konuyu açınca, “nerede eski günler, eski karlar, eski müşteriler…” diye dert yandı biraz. Eskiyi anlattı özlemle. “Eskiden, müşteriler gelince elimizde ne varsa alırdı. Model yapmak ve ürün geliştirmek, bugün ki kadar zor ve sıkıntılı değildi. Müşteriler için alternatifler kısıtlıydı ve hem iç pazar hem de dış pazar için daha kolay ve verimli siparişler alıyorduk. Tasarım, bu kadar ön plana çıkmamıştı. Herkes bir şekilde satıp, para kazanmanın derdindeydi. Şimdi, sosyal medya, uluslararası markaların internet ağları, defileler, fuarlarda boy gösteren uluslararası markalar… Bu kanalların hepsine yeni nesil çok kolay ulaşıp, modayı bizden birkaç adım önde takip ediyorlar. Artık başka şeyler yapmanın zamanı!” diyerek sohbetimize devam ettik.
Aslında benim dikkatimi çeken konulardan birine değindik o gün : “Moda & Tasarım” Dünya’da “Moda & Tasarım” denilince, herkesin aklına ilk olarak İtalya ve Fransa; sonrasında da diğerleri geliyor.
“Yeri doldurulamaz olmak,
her zaman farklı olmayı gerektirir!”
Coco CHANEL
1883-1971
Fransız Moda Tasarımcısı
Yıllar önce, böyle bir vizyon ile işe başlamış Coco CHANEL. Zihni, yaşam tarzı, vizyonu, eğitimi ve kültürü; elbette ki farkı ortaya koyarken çok etkili olmuş. Kendi tarzını yaratmak ve bunu tüm dünya çapında kabul ettirebilmek; kolay değil. İşe biraz daha derinlemesine bakıldığında, yapılan ve ortaya çıkan ürün, sadece tasarım değil; gerçek bir değer. Peki, o zaman biraz da Türkiye’de bu işler nasıl ilerliyor ? sorusunu kendi deneyimlerimle açmak istiyorum :
Tekstil şirketleri, tasarımlarla fark yaratmak için çaba sarf ediyorlar. Bu konuda gelişmek için İtalya ve Fransa’yı sık sık ziyaret ediyorlar. Orada olan bitenleri çok yakından takip ediyorlar. Türkiye’ye geldiklerinde, kimi zaman bu modellerden ilham alarak, kimi zaman da bu modellere çok yakın, bir benzerini yaparak, tasarım bölümlerine yön vermeye çalışıyorlar.
Tam yeni koleksiyon hazır, pazara sunalım derken, aynı yöntemi uygulayan bir başka rakip, neredeyse ürünün bire bir benzerini pazara sunuyor. Bu arada satın almaya gelen müşterinin de aklı fena halde karışıyor. “Acaba hangi şirketten alsam?”
Patronların sorumlulukları şimdi daha ağır ve bir şekilde para kazanmak durumundalar.
o Müşteriler, satın aldıkları ürünlerin farklı olmasını ve kendilerini iyi hissettirmesini istiyorlar.
Tasarımcılar, kendi tasarladıkları ürünlerde kendi kaşelerinin ön planda olmasını hedefliyorlar.
Yukarıda verdiğim bilgilere göre, bu problemin, sektörde çözümlenmesi için atak yapılması gerekiyor. Eskilerin bir lafı var : “taşıma suyla, değirmen dönmez!”
Tasarım, bir değerdir. Tasarımı yapan kişi, zihnini ve kalbini birleştirip, farkı yaratacak olan çizgiyi çizer. Bunu başarmak, önce değeri anlamayı gerektirir. Değer; fikir orijinal olduğunda nitelik kazanır. Eğer bu değer ve fikir korunursa o zaman nicelik kazanır. Yani farklılaşmaya başlar.
Bu yazımı Albert Einstein’in cümlesi ile bitirmek istiyorum : “Delilik, aynı şeyleri yaparak, farklı sonuçlar beklemektir!” Sevgi ve Saygılarımla,
Fırat ÇAPKIN
Yönetim Danışmanı ve Eğitmen