15-Nisan-2018
İşsizlik mi ? & Tembellik mi?
İşsizlik mi ? & Tembellik mi?
100. sayı ile dalya demiştik. Çok hareketli bir Türkiye ile 101. sayımıza başlıyoruz.
12 yıllık eğitmenlik ve yönetim danışmanlığı hayatımda, bir çok farklı sektör ile çalışma
fırsatını yakaladım. Hemen hemen her sektörden bir çok bilgi ve deneyimler edindim
ve edinmeye devam ediyorum. Yönetim toplantılarında sıkça karşılaştığım sorunlardan
birine sizlerle paylaşmak istiyorum:
- Fırat bey bizim sektörde bir sorun var biz kalifiye eleman bulamıyoruz. Ekibimiz
güçlendirecek, kaliteli insan gücünü ekibimize dahil edemiyoruz; konuyu
sorguladıkça, “ama Fırat Bey bizim sektör böyle” diye sohbet devam ediyor
Tekstil, perakende, otomotiv, gıda, turizm ve diğer sektörlerin tümünde aynı problem
var. Geçen hafta danışmanlığını yaptığım şirketlerden birisine yine böyle bir pozisyon
için ilan hazırladık ve yayınladık. Bir sürü aday başvuru yaptı. Hepsi de telefonda
bizimle çalışmak istediklerini, bunun için çok sabırsızlandıklarını belirttiler. Biz de
yönetim olarak çok sevindik. Çünkü, önemli bir pozisyondu ve kısa sürede pozisyonu
kapatacağımızı hayal etmiştik. Bir gün için sekiz görüşme ayarlandı. Üç gün üst üste
toplamda 24 adayımız var. Birinci gün görüşmelere başladık. İlk aday haber vermeden
görüşmeye gelmedi. İkinci aday 11:00 de olan görüşmeye 11:20’de geldi. Neden geç
kaldığını sorduk ve cevap çok çarpıcı geldi : “kusura bakmayın uyuya kalmışım!” Çok
samimi ve açık sözlü bir aday diye düşündük. 3.-4.-5 adaylar gelmediler, haber de
vermediler. Aradığımızda telefonlarını dahi açmadılar ve geri dönüş de yapmadılar.
Akşam üzeri olan üç görüşmemiz fena geçmedi. Ancak, bu görüşmelerin üçünde de
ortak bir nokta vardı : adayların hiçbiri, bu işi ne kadar yapmak istedikleri konusunda
net değillerdi
İkinci gün sabah randevusu geldi; fakat başvuru yaptığı pozisyon hakkında bilgisi
yanlıştı. Biz dış ticaret için bir aday arıyoruz; aday ise finans için başvuru yaptığını
sanıyordu. İkinci günün bilançosu daha ağırdı. 8 görüşmede 5 aday gelmedi.
Sıra geldi son güne; bir gün öncesinden yine teyit etmek için adayları aradık, konuştuk.
Adaylardan ikisi görüşmeye gelmeyeceğini, tatile çıkacaklarını söyledi. Kalan 6 adaydan
da 3’ü geldi, diğerlerinden ikisine ulaşamadık ve gelmeyen biri de “unuttum!” dedi.
Tahmin ediyorum ki sizlerin de başına gelmiştir bu veya benzeri durumlar...
Şimdi sorum şu : Ülkede işsizlik mi var; tembellik mi?
Patronlarla konuşuyorum, adam lazım Fırat Bey, iyisini bulalım, para sorun değil
diyorlar. İş arayanlarla konuşuyorum, bir iş bulsam da nefes alsam diyorlar. Ama işin
aslı pek de öyle değil! Çoğu zaman insanlar iş beğenmiyorlar, ücreti beğenmiyorlar,
hemen müdür olmak istiyorlar v.b... liste böyle uzayıp gidiyor.
Farklı ve başarılı bir uygulama yine Ali Sabancı’dan geliyor :
Pegasus’da hayata geçirdiği bir uygulamayı gazetede okumuştum. Önce şöyle
düşündüm : Amma paragöz !
Uygulama şuydu : Görüşmeye gelecek olan adaylardan 10 TL. yi bankaya yatırmalarını
istiyor. Yatan paranın bir kısmını İK bölümlerine prim olarak veriyor, diğeri de şirkete
kalıyor veya başka bir şekilde değerlendiriliyordu. Röportajında şöyle diyordu Ali Bey ;
insanlar para verdikleri şeyleri unutmazlar. Bu uygulama ile görüşme verimliliğimiz
tavan yaptı. İşi ciddiye alan adaylar bize başvurdu ve seçme-yerleştirme sürecimiz
iyileşti.
Şimdi yorum sizin, karar sizin ! Haydi iş başına ☺